Günümüzde kim ne dersin her yönüyle durgun/statik bir Karabük var karşımızda…
Karabük’ün kurulduğu ve devlet destekli olarak yaşamını sürdürdüğü 1939-1995’li yıllar artık çok gerilerde kaldı.
Günümüzde serbest piyasa ekonomi anlayışı ,küreselleşmeyle birlikte KİT’ler oluşumunu ortadan kaldırdı.
Devletçi ekonomi politikasına göre kurulmuş olan fabrikalar ya kapatıldı ya da dönüşüme uğratılarak ekonomik hayata bir şekilde destek vermeleri sağlandı.
Kentimizde Demir-Çelik İşletmelerinin adı bile bu süreçte Kardemir AŞ. oldu…
Dünya hızlı bir değişim yaşıyor.
Değişen dünya koşulların da Türkiye kendine yer bulmaya çalışıyor.
Karabük Cumhuriyetle inşa edilen.Batı Karadeniz’de Zonguldak’la birlikte yıldızı parlamış bir kent…
Her yerleşim alanı gibi Karabük’te kendi geleceğini masaya yatırmış, tartışıyor:
“Ben mekan sunduğum bu insanların acaba geçimini sağlayabilir miyim” diye?…
Türkiye’de birçok kentin ileri gelenleri birlik ve beraberlik içinde hareket ederek bu soruya o kadar net ve güzel ve akılcı bir cevap vermişler ki şaşarsınız…!
Adıyaman,Gaziantep,Kahraman Maraş,Çorum,Denizli,Samsun,Trabzon vb…
Onlar tek kelimeyle Anadolu kaplanları…
Bu kentlerin gelişmişlik düzeyleri ve yıldızları sürekli parlarken bizim gibi bazı kentler ise ya yerinde sayıyor ya da büyük bir göç vererek olduğu yerde sayıyor.
Doğal olarak bu durum,bir kentin dinamikleri nelerdir sorusuna kafamızı takmamıza neden oluyor.
Sahiden Karabük’ün dinamikleri nelerdir acaba…?!
Biz bu noktada kafamızı milletvekillerimize takmışız…
Öyle bir hal almışız ki her şeyi devletten bekler gibi onlardan beklemeye başlamışız…
Devletten bir takım teşvikler almayınca,yol iz olmayınca yatırımın alt yapısı olmayınca kuşkusuz kalkınma olmuyor ama…
Biz de kalkınma için kendi içimizde organize olup akılcı yatırımlar peşinde koşmamış ve hep devletten bekleme yolunu tercih etmişiz.
Şimdi eğri oturup,doğru düşünmenin ve konuşmanın zamanı artık geldi de geçiyor bile diyebiliriz….
Hiç kimseye yatırım konusunda akıl verme gibi bir niyetimiz yok tabi.
O husus bizi aşar.
Müteşebbis değiliz.sadece olup bitenleri izliyoruz.
Sadece bir sosyal bilimci olarak kafamızda Karabük’le ilgili bir takım sorulara yanıt aramaya çalışıyoruz.
Soru şu:
Aynı koşullar,aynı olanaklar…
Kimileri hiç şikayetçi olmadan,kan kaybetmeden yoluna devam ederken,
siz niye yerinizde sayıyor veya geriliyorsunuz?
Bu gerilemenin ya da yerinde saymanın sorumlusu kim?…
Siyasi düşüncelerinizin gereği bu durum için birilerini suçlu olarak görebilirsiniz!..
Suç tek başına zamanında teşvik yasasının imkanlarından Karabük’ün yararlanamamış olması diyebilirsiniz …
Biz de diyoruz ki,
Karabük gibi geçmişte güçlü bir ekonomiye sahip olan bu kent zaman sürecinde ürettiği sermayeyi ne yapmıştır?
Karabük’ün sahipsizliğinin yanıtı bu soruda gizli değil midir?
600
