Karabük Valisi Sayın Kemal Çeber, Karabük’ü yakından tanıma ve sorunlarını tespit etme adına yoğun bir mesai içinde…
Masa başında oturup kendisine gelen şikayetleri dinleyerek günü geçiştirmeye çalışmıyor.
Bu durum kentimiz ve sorunların yerinden tanılanması ve görülmesi açısından çok olumlu bir davranış…
Öyle ki…
Karabük’te yapılmayan işlerin basın araç edilerek çözümleniyor gibi gösterilmesine artık biz alıştık.
O nedenle şimdilerde suyu bile artık üfleyerek içiyoruz.
Kimse kimseyi kandırmasın.!
Millet anlamaz nasıl olursa diye iş yapmayalım.
Allaha şükürler olsun ki gözlerimiz görüyor burunlarımız koku alıyor.
Şimdi meseleyi nereye getireceğim….
Sayın Valimiz geçenlerde Bölgenin Sesi gazetesine bir nezaket ziyaretinde bulundu.
Başta Sayın Gölbek olmak üzere orada bulunan gazetecilerle çok hoş bir sohbet gerçekleştirdi.
Özellikle bölgemizde turizmi geliştirmek için ortaya attığı bütüncül yaklaşım çok dikkat çekiciydi.
Kendisinin ortaya attığı düşünce 1970’li yıllarda Sayın hocam Prof.Dr İlber Ortaylı’nın bir makalesinde dile getirdiği Kastamonu –Safranbolu ve Amasra ekseni olarak nitelendirdiği havza gelişimi görüşüyle çok benzerlik taşıyor…
Unutmalım ki bahsedilen bu havzada 1960’lı yıllarda ilk turizm rehberliğini yapmış kişi, daha bir lise öğrencisi iken İlber Hoca’dır…
Yeri gelmişken bu bilgiyi de sizinle buradan paylaşmış olalım.
Sohbet sırasında gazeteci Sayın Atilla Karaarslan Sayın Vali’mize Karabük’te hava kirliliğinin varlığından söz ediyor….
Sayın Vali’miz kendisine gelen resmi verilerde böyle bir kötü durumun şimdilik olmadığını belirtmişler.
Hatta sorunun söylence şeklinde şehir efsanesi haline dönüştürülmüş olabileceğinden bahsetmişler.
Resmi belgelerde belki sorun yok gibi görünebilir ama bu kentte yaşayan bizlerin soluduğumuz havayı koklayamama gibi bir problemimiz yok şükürler olsun.
Gerek Bölgenin Sesi gerekse 3 Nisan.com haber sitesine gelen okuyucu yorumlarından şikayetin boyutunu kavramak mümkün….
Ama…
Herşeyden önce bu konuda inandırıcı olmak şart.
Bilgi kirliliği içinde yüzdüğümüz bu devirde kime inanacağımızı da şaşırmış durumdayız.
Şunu da belirtmek durumundayım…
Ben Safranbolu’da Kıranköy’de oturuyorum.
Akşam pis bir hal haline gelen dayanılmaz sanayi kokusu yüzünden bu sıcaklarda zorunlu olarak yaz günü pencereleri istemeyerek kapatmak zorunda kalıyorum.
Şimdi…
İster istemez…
Çöp kokusuna bir de bu sanayi kokusu eklendi….
Dayanılmaz durumdayız…
Duydunuz mu?.!
950
